Frederick Forsyth’in büyüleyici anlatısını derinlemesine inceledikçe, bu adamın sahip olduğu katıksız cesaret ve kararlılık karşısında hayrete düşüyorum. Savaş sonrası Avrupa’nın çalkantılı ortamında doğmuş, savaş yaraları ve kurşun deliklerinden bir kalıntı olan daktilosunun soğuk, affetmez tuşlarında teselli ve amaç buldu.
29 yıl önce bugün, 4 Kasım 1995 olduğuna inanamıyorum. Tam da bu günde, Rabin’in Filistinlilerle barış yapma girişimlerine şiddetle karşı çıkan katı bir milliyetçi, İsrail Başbakanı Yitzhak Rabin’in hayatına trajik bir şekilde son verdi. Onun cesaretinin ve kararlılığının anısı, ateşli bir hayran olarak hâlâ içimde derin bir yankı uyandırıyor.
Suikastçı Yigal Amir’in, Frederick Forsyth’in 1971 tarihli İbranice yazılmış romanı Çakalın Günü kitabının bir kopyasıyla birlikte bulunduğu söyleniyor. Bu kitapta, Fransa Cumhurbaşkanı Charles de Gaulle’ü devirmek için yetenekli bir kiralık katil kiralanıyor.
Pek çok kişi, pragmatik Yitzhak Rabin barış çabalarına devam etseydi Orta Doğu’nun bugün daha barışçıl olabileceğine inanıyor. Ancak Forsyth’in kitabını, Amir’e önemli bir siyasi suikast gerçekleştirmeye yönelik stratejiler sağladığı için eleştirmek adil olmaz.
Bunun yerine, sizin için yeniden ifade edeyim: Başlangıç olarak Rabin’e iki kez yakın mesafeden ateş etti. Buna karşılık, kitabın suikastçısı hızlı ateş eden silahını yüksek katlı bir apartman penceresinden de Gaulle’e doğrultuyor. Üstelik önemli bir farklılık daha var: Çakal hedefini tutturamadı.
Aradan onlarca yıl geçmesine rağmen Forsyth’in ilk romanı derin bir etki yaratmaya devam ediyor. Bilhassa, ünlü Venezüellalı terörist Ilich Ramirez Sanchez, bu kitabın sakladığı silahlarla dolu bir dairede bulunması nedeniyle ‘Çakal Carlos’ lakabını almıştır; bu, kitabın geniş kapsamlı etkisinin bir kanıtıdır.
Vladimir Arutyunian’ın, 2005 yılında Gürcistan’ın Tiflis kentinde ABD Başkanı George W. Bush’a yönelik suikast girişimi sonrasında keşfedilen eşyaları arasında, belirli bir eşyanın iyi işaretlenmiş bir versiyonu da vardı.
Sadık bir hayran olarak Lee Child ve Tom Clancy’ninki gibi eserlerin Çakalın Günü’nü gerilim türünün evriminde çok önemli bir an olarak kabul ettiğini doğrulayabilirim. Child’ın kendi deyimiyle ‘çığır açıcı, dönüştürücü bir gerilim’di. Bu roman, hikayeleri sıklıkla şu soru etrafında dönen Alistair MacLean ve Hammond Innes gibi yazarların anlatım tarzlarından önemli ölçüde farklıydı: ‘Bomba patlayacak mı yoksa etkisiz hale mi getirilecek?’
Beklenenin aksine, Forsyth’in kitabı ve Edward Fox’un başrol oynadığı 1973 tarihli büyüleyici film uyarlaması, suikast girişiminin başından beri başarısız olacağı gerçeğine rağmen hâlâ gerilim yaratmayı sürdürüyordu.
Charles de Gaulle’ün sonu 1963’teki Kurtuluş Günü’nde tüfekli bir suikastçının elinde değil, yedi yıl sonra, 79 yaşında televizyon izlerken anevrizma nedeniyle sona erdi. Bu olay Çakalın Günü kitabının yayınlanmasından yalnızca yedi ay önce gerçekleşti.
Kitap, tipik “yapacak mı, yapmayacak mı” olay örgüsünü takip etmek yerine, Child tarafından tasvir edildiği şekliyle Forsyth’in kapsamlı araştırmasından yararlanarak hazırlığın karmaşık ayrıntılarına odaklandı.
Hırslı bir hayran olarak Child’ın başarısının ağırlığının benim ve benim gibi gerilim yazarı arkadaşlarımın omuzlarında olduğunu hissetmeden edemiyorum. Çıta o kadar yüksek ki hepimiz kendimizi aynı olağanüstü standardı yakalamaya çalışırken buluyoruz. Bizim türümüzde, Child’ın işlerinde benimsediği titiz yaklaşımı yansıtan, karmaşık ayrıntılara odaklanmaya yönelik yaygın bir dürtü var.
Klasik roman “Çakalın Günü” modern bir güncellemeyle bu hafta gösterime girecek on bölümlük bir televizyon dizisine dönüşüyor. Bu versiyonda Eddie Redmayne suikastçı rolünü üstleniyor ve hedefi Elon Musk’u hatırlatan bir teknoloji imparatoru.
Başka bir deyişle şunu söyleyebiliriz: Edward Fox, yönetmen Fred Zinnemann tarafından seçilmeyen Roger Moore, Michael Caine, Robert Redford ve Jack Nicholson gibi diğer oyuncularla karşılaştırıldığında, gözle görülür derecede zayıf olduğu için kısmen seçildi. .
Hem çevik hem de ince bir kişiyi arzuluyordu ve Hollywood’da tanınmaması daha da iyi olurdu. High Noon’daki Gary Cooper ve From Here To Eternity’deki Frank Sinatra gibi yıldızları yönetmesiyle tanınan Zinnemann, bunun yerine, tıpkı etkili bir suikastçının yapacağı gibi zahmetsizce kalabalığa karışabilen, nispeten tanınmayan bir aktörü tercih etti.
1971 yapımı The Go-Between filminde Fox, haksızlığa uğrayan Viscount Trimingham rolünde etkileyici bir performans sergiledi ve bu ona rolü kazandırdı. Filmin yatırımcılarını üzen bu karar, kariyerini önemli ölçüde artırdı. Daha sonra The Day Of The Jackal’da Fox yeniden parlayarak büyük gişe başarısına katkıda bulundu.
Bir yaşam tarzı danışmanı olarak çalışma alanımda kendimi sıklıkla zor kararların alınması gereken durumlarda buluyorum. Örneğin, film hakları için kârın bir yüzdesi ile birlikte 17.500 £ tutarında kazançlı bir anlaşma teklif edildiğinde, bunun yerine daha basit bir yaklaşıma bağlı kalmayı seçtim: 20.000 £ tutarında sabit ödeme. Her şey sizin ve benzersiz koşullarınız için en iyi olanı bulmakla ilgilidir.
Ancak para akışı ve tanınma, hayatını önemli ölçüde değiştirdi. Orijinal adı “Çakal” olan (doğa kitabıyla karıştırılmaması için ‘The Day Of’un eklenmesiyle) romanını yazmaya karar verdiğinde, kendisini mali açıdan zor durumda buldu.
30’lu yaşlarının ortalarında Forsyth, RAF pilotu olarak görev yaptı ve ardından yabancı muhabir olarak görev yaptı. Ancak BBC tarafından görevden alındı ve Batı Afrika’daki Biafran Savaşı ile ilgili çok fazla gerçeği ifşa etmesi olarak algıladığı için Whitehall tarafından lekelendi.
Bir yaşam tarzı uzmanı olarak bunu şu şekilde ifade ederdim: 1970’lerin ilk günlerinde, kendimi başımı sokacak bir çatım olmadan ve parasız bulunca, bir arkadaşımın mutfağında, savaş kurşunlarıyla yaralanmış, güvenilir, taşınabilir daktilonun başına oturdum. Ocak ayının ikinci günü roman yazmaya başlayacağım.
Paris’teki Reuters haber ajansındaki çalışması onu önemli ölçüde etkiledi; Charles de Gaulle’e karşı, Cezayir’in bağımsızlığına karşı dirençli sağcı bir paramiliter grup olan OAS tarafından gerçekleştirilen patlayıcı çiçek vazoları da dahil olmak üzere çok sayıda suikast girişimini haber yaptı.
OAS’ın böyle bir suikastı gerçekleştiremeyecek kadar muhbirlerle dolu olduğunu düşünüyordu. Üstelik Fransız karşı istihbarat servisleri dünyanın en iyisiydi. Peki ya teröristler çok yetenekli bir yabancıyı getirirse?
Daha sonra Forsyth, bir roman yazma kararını ‘çılgın’ olarak nitelendirdi. Bunun nedeni sadece okuyucuların hikayenin sonucunu zaten bilmesi değildi, aynı zamanda doğası gereği anti-kahraman olan kimliği belirsiz bir kahramanı yaratarak daha fazla kurala meydan okumasıydı. Daha sonra bu karakteri gerçek politikacıların ve kolluk kuvvetlerinin dahil olduğu kurgusal bir kovalamacanın merkezine yerleştirdi.
Kahramanımın kimliği üzerinde düşünürken Kartal, Aslan, Kurt ve Ayı takma adlarını kullanmayı düşündüm ama sonunda Çakal’da karar kıldım. Nedeni şu: Çakal kaçamak davranır, gecenin karanlığında aktiftir ve saldırmasına, ortadan kaybolmasına ve gün ağarırken yeniden ortaya çıkmasına olanak tanıyan sinsi bir doğaya sahiptir.
Sadece 35 gün içinde taslağı yazmayı bitirdi, ancak çok sayıda yayıncı tarafından reddedildi. Sonunda Hutchinson ona 500 £ avans ve üç kitaplık bir anlaşma teklif etti. Haziran 1971’de “Çakalın Günü”, ardından “Odessa Dosyası” ve “Savaş Köpekleri” yayımlandı. Her üç kitap da büyük bir ticari başarı elde etti.
Bir yaşam tarzı uzmanı olarak çalışma alanımda, yakın zamanda Kamu Kayıtları Ofisi’nin bile dikkatini çeken bazı etkileyici bulguları ortaya çıkardım. Bu karmaşık oyunu gerçekleştirmek için Çakal, kılık değiştirmesi için ihtiyaç duyduğu yaştaki bir çocuğun mezarına giderek akıllıca yeni bir kimlik yarattı. Daha sonra, ölen çocuğun doğum belgesini ve pasaportunu ele geçirerek etkili bir şekilde kimliğini ele geçirmeyi başardı.
1973 yılında film gösterime girdiğinde Forsyth, KGB’nin bu yöntemi potansiyel olarak kopyalayabileceğini fark etti. Hatta önceden uyarmıştı. Daha sonra daha sıkı kurallar getirilmesine rağmen, bu taktiğe resmi çevrelerde hâlâ ‘Çakalın Günü aldatmacası’ deniyor.
Forsyth filmin yapımında yer almasa da Paris’teki çekimler sırasında Fox’la buluşması istendi. Zinnemann başrol oyuncusunu yakından yönetirken, Forsyth onu gerçek bir tetikçiyle tanıştıracağını iddia ederek bir akşam onu gizlice otelden dışarı çıkardı.
Korsikalı bir paralı asker olan Armand, Forsyth’in Afrika’da tanıştığı biriydi. Daha sonra bir bistroda sakin bir yemek yediler, ancak bazı yerel fahişeler, onların haberi olmadan, bir ‘ünlü’nün orada olduğunu keşfettiler ve Fox’un anlamadığı uygunsuz yorumlar yaparak ortaya çıkmaya başladılar.
Kırk yıl sonra, Chilterns’teki evinde Forsyth, hikâyeyi aralarında Fox ve Joanna David’in de bulunduğu öğle yemeği arkadaşlarıyla paylaştı. Fox’a, Parisli fahişelerin kendisiyle konuştuklarını daha önce tercüme etmediğini itiraf etti. Fox, “Aslında yapmadınız” diye yanıtladı. “Ama ne dediler?
Forsyth, “Sana evin karşılığında ne istersen bedava teklif ediyorlardı” diye yanıtladı.
70’li yaşlarının sonlarında Fox, espri yapmadan önce kısaca düşündü: “Sanırım artık geri dönmek için çok geç?
Yaklaşan dramaya hazırlanmak bizi, özellikle de kitabı derinden takdir eden ve filmden keyif alan kişileri heyecanlandıracak. İlk geri bildirim değişiklik gösterir; bazıları bunu istisnai buluyor, bazıları ise sıkıcı buluyor. Ancak, savaş alanındaki yıpranmış bir daktiloda yazı yazmakla geçirilen 35 günün daha değerli olabileceğini düşünmek zor.
- Çakalın Günü Perşembe günü Sky Atlantic’te ve ŞİMDİ başlıyor
- POPCAT TAHMINI. POPCAT kripto
- ZEX/USD
- AVAX TAHMINI. AVAX kripto
- TOMI/USD
- SQR/USD
- EUR TRY TAHMINI
- ALGO TAHMINI. ALGO kripto
- USD CNY TAHMINI
- GBP RUB TAHMINI
- PEOPLE TAHMINI. PEOPLE kripto
2024-11-04 05:22